Kendini Tanı

Felsefenin yüzyıllardır tartıştığı sormaktan vazgeçmediği ve vazgeçmeyeceği en temel soru:
BEN KİMİM?
Her bireyin hayatınının her döneminde sorması gereken bu sorunun cevabı nedir? Elimize kişisel bir iç yolculuk bileti veren bu sorunun cevabı nasıl bulunur bunu okuyacaksınız.
Insan, bulunduğu sosyal çevre, yaşamsal imkanlar ve kendi hayat perspektifiyle gözünü perdelemiş bir canlı. Ne kadar kazanacağını, ne yiyip ne içeceğini, “elalem” in ne diyeceğini kendine gereğinden fazla soran bu sorulardan kendini tanımaya fırsat bulamamış bir evren.
Montaigne:
“Herkes önüne bakar ben içime bakarım.
Bütün derdim kendimledir. Hep kendimi seyreder, kendimi yoklar, kendime bakarım. Herkes kendinden başka şeylerin peşindedir; hep kendisinin ötesine gitme hayalindedir.
Kimse kendi içine inmeye çalışmaz” der.
Kendimizi tanımak bize ne kazandıracak peki? Arayışlarımız tek bir kulvar üzerinden ilerleyecek, elde ettiklerimiz bizi gerçekten memnun edecek. Kendimize gerçekten ihtiyacı olan şeyi bulup vereceğiz.
Nasıl mı?
Sevdiğimiz işleri,kişileri, nesneleri saptayarak. Bu kısa bir yolculuk olmayacak tüm hayatımıza yayılan geçirdiğimiz en uzun yolculuk olacak.
Öncelikle hata yapmaktan korkmamalı ve hata yapma özgürlüğümüzden faydalanmayı öğrenmeliyiz. Parmağının ucuyla sıcak sobaya dokunan bir çocuğun canı sobaya iki eliyle birden dokunan bir çocuğun canı kadar yanmaz . Sobaya dokunmak bir hatadır ama yanan parmağı ona dokunmaması gerektiğini öğretmiştir. Sobaya dokunmaktan korkmayın! Dokunmazsanız bir gün ona sarılmak isteyip yazabilirsiniz. Küçük hatalar ile büyüklerini savuşturduğunuzun farkında olun ve bütün hevesinizle hata yapmaya devam edin. Bu size kılavuzluk edecektir. Sevmediğiniz ve daha önemlisi sevdiğiniz şeyleri keşfetmenizde büyük bir faydası olacaktır. Her şeyin sonunda sevdiğiniz şeylerden bir krallık kurabilirsiniz üstelik gerçek anlamda kusursuz bir krallık. Soba kurmazsınız mesela…İkinci ve en zor madde sağır olmak olacak. Sizin kendinizi tanıma yolculuğunuzda yani yaşamınızda sesler duyacaksınız her zaman:
-O bölümü yazma iş bulamazsın.
-Onu giyme.
-Bence tatil için başka bir yer düşün, ben geçen sene gittim beğenmedim.
-Onunla arkadaşlık etme duyduğuma göre şöyle biriymiş.
-Bebeğine şunu yap sen daha yeni anne oldun bak sakın böyle yapma
– Şu ilacı iç bana çok iyi geldi…
Bu örneklerin sonsuza kadar sürebileceğini siz iyi biliyorsunuz. Sizi kızdırıyor karar verme özgürlüğünüzü kısıtlıyor olabilirler. Insanlar böyledir. Dostoyevski:
“Başkaları cehennemdir” derken o kadar haklı ki…
Size ve henüz yolculuğumu tamamlamamış bir insan olarak kendime önerim: Cehenneme kulak asmamak.
Başkalarının deneyimleri ile büyüyemezsiniz, başkalarının kullandığı ilaçlar size iyi gelmeyebilir. Bu sizin yolculuğunuz, güzerhanız farklı; gideceğiz yer de farklı. Kendinizi dinleyin. Deneyimlerinizden,hatalarınızdan, önerisini duymak istediğiniz insanların fikirlerinden yararlanın. Kendi cennetinizi kendiniz yaratın.
Bu dünyadaki en önemli insanı kendinizi tanıyarak yapın bunu.