“Aman ağzımızın tadı kaçmasın Ali Rıza Bey “diyenlerden misiniz? Şimdi tartışma çıkmasın, arkadaşlarımla aramız açılmasın, patronun gözüne batmayayım, ilişkim sıkıntıya girmesin diye susuyor musunuz? Herkes rahat ederken siz niye duygularınızı içinize atıyorsunuz?
Duygunuz içinizde kalacağına bırakın. Çünkü zaman geçtikçe o duygu içeride kaldıkça daha büyük bir patlama ile ortaya çıkacaktır.
Başta yapılması gereken yapılmazsa ilerde daha ağır hasarlar oluşturacaktır. Mesela birine karşı aslında tepki gösterilmemesi gereken bir durumda çok büyük bir tepki gösterdiğiniz hiç olmadı mı? Aslında o tepkiniz şimdiki duruma değil de geçmişteki duruma olan tepkinizdir. Zamanında gerçek düşüncenizi söylemiş olsaydınız şimdi böyle bir durum yaşamayacaktınız. Bu örnek basit gibi gelse de aslında hayatımızda büyük bir sorundur.
Elinizde küçük bir kaşıntı olduğunu düşünün. Kaşıdıkça kızarır. Sonra yara olur. Yara iyileşse de bazen izi kalır. Oysa başta müdahale etsen hiç böyle olmayacaktır. İşte insan ilişkilerimiz de böyledir. Küçük bir şey deriz erteleriz. Ama zaman geçtikçe büyür. Geçse de izi kalır. Sizce hayat kötü izler için çok kısa değil mi? Bu yüzden kendimizi ifade etmek, gerçek düşüncelerimizi söylemek aslında birçok sıkıntıdan kurtarır bizi. Önemli olan doğru şekilde, doğru zamanda kendimizi anlatmaktır.
Sanki anlatsam da beni anlamıyorlar dediğinizi duyar gibiyim.
Anlamak, anlayamamak, anlaşılmak, anlaşılmamak insanın en önemli problemlerinden diyebiliriz. İçinden çıkılamayan çoğu problemin ana nedeni budur. Doğru şekilde kendini ifade etmek her zaman yapılabilen bir şey değildir. Çünkü duygularımız bize hükmeder onların etkisiyle konuşur davranırız. Çünkü hep anlaşılmak derdindeyiz, anlamak değil. Anlayamadığımız zaman sormayız, anladığımızı sandığımızla yetinir ona göre yargılarız. Çoğumuz için anlayamadığımızı kabul etmek bile bir gurur meselesidir. Bunlar hayatımızın önünde engeller oluşturur fark edemeyiz bile. O kadar zor olmamalı empati kurmak, bir durup nefes alıp karşıdaki kişiyi anlamaya çalışmak.
Bir düşünün belki bu yüzden kaç kişiyi kaybettiniz, kırdınız, kırıldınız. Kendi hayatımı düşünürsem o kadar çok gördüm ki. İnsanlar kendi anladıkları ile yetinmeyi sanki bir alışkanlık gibi kabulleniyorlar. Ve böylece ortaya kocaman bir iletişimsizlik çıkıyor. Aradan zaman geçince konuşulduğunda ise “aa ben hiç böyle düşünmemiştim. Ben şöyle anladım gibi cümleler kuruluyor”. Ne kadar kötü dimi. O kadar süre belki sevdiğiniz birisine uzak davranıyorsunuz, olmanız gereken zamanlarda yanında olamıyorsunuz. En önemlisi de içinizde o kişiye karşı olumsuz duygular besliyorsunuz. Oysa içinizden geçenleri güzelce anlatsanız, karşıdaki kişiyi anlamaya çalışsanız, haklı çıkmak için uğraşmasanız her şey çok daha farklı olur. Tabi bunları yapmak için ego denilen duygunuzu yenmeniz gerekir. Genelde insanlar egosu nedeni ile konuşmalara girmek istemezler. Sizce egonuz hayatınızdan daha mı önemli? Açık sözlülükle söylemeliyim ki ben bu konularda ego falan dinlemeden sürekli anlama ,anlaşılma çabasına girerim. Aslında bunu en çok da kendim için yaparım. Çünkü o duyguları içimde barındırmak bana egomu baskılamaktan daha zor geliyor.
O kadar bahsettik kendimizi doğru ifade edelim dedik peki bunu nasıl yapacağız?
Size kısacık tüyolarım var
– Doğru zamanı seçin.
Doğru yer ve zaman çok önemli… Örneğin çok öfkeli olduğunuz bir zamanda sorunu çözmeye çalışmanız uygun bir zamanlama değildir. Sakinleştikten ve düşündükten sonra sorunu ifade etmek daha sağlıklıdır.
– Sen değil ben dilini tercih edin.
Bir konuyu tartışmaya açarken unutmamanız gereken şeylerden biri de sürekli eleştirmekten kaçınmanız gerektiği… Karşınızdakini ‘Sen böyle davranıyorsun’ diye eleştirmeye başlamadan önce sakinleşin
– Sorun değilmiş gibi yapmayın.
– Harekete geçmeye hazır olun.
Hangi konuda olursa olsun uzun zamandır ertelediğiniz konuşmayı yaptıktan sonra ne kadar rahatlayacağınızı biliyor musunuz? O zaman fazla ertelemeye gerek yok, harekete geçin.
– Kendinize ve ona açık olun.
Anlatmak istediğinizi dolandırmadan, bastırmadan net bir biçimde dile getirmelisiniz.
En önemlisi de siz buna değersiniz. Bir birey olarak gerçek düşüncelerimizi söylemek, kendimiz olabilmekten öte ne var ki? Hem ne demiş Tarkan “Başkası olma kendin ol.Böyle çok daha güzelsin.” Şu karantina günleri içimizdeki gerçek bizi bulmak için büyük fırsat.
Hepinize kendiniz olma yolunda bol şans:)