Duygular ve mantık arasında tercih yapmak şart mı? Bu soruya cevabınız “evet” ise yazının devamını okumalısınız.
İnsan hayatı karmaşalarla doludur. Yaşamımız boyunca birçok çelişkiye düşeriz. Peki bizi bu çelişkilerden kurtarmanın yolu mantıktan mı geçiyor yoksa duygularımızdan mı? Hepimizin zaman zaman bu ikilemde kaldığı olmuştur. Karşılaşınca da o meşhur soruyu sorarız. Ne cevap alırsak alalım içsel çatışmamızı çözemezsek seçim yapmanın bir önemi yok. Çünkü seçim yapmakla sorunumuzu çözmüş olmuyoruz. Mesela çok mantıklı bir iş seçimi yaptık. Önceleri bizi maddi olarak tatmin etti ama sonra duygusal boşluğa düştük. İşte , böyle durumlarla karşılaşmamak için iyi düşünmeliyiz. .
Mantık Her Şeyi Çözer Mi ?
İlk bakışta mantık her şeyi çözer gibi görünse de durum biraz daha karmaşık. Çünkü sadece mantıkla alınan kararların sonradan çok da iyi sonuçlar vermediği görülmüştür. Asıl sorun ne biliyor musunuz ? Seçim yaparken iç seslerimizi susturmaya çalışmamız. Sizin hiç olmadı mı , mantığınız uygun bulmasa da istediğiniz? Ya da kalbinize söz geçiremediğiniz? Duygularımızın devreye girmesiyle birlikte mantığımızın onaylamadığı seçimler yapmaya başladığımızda mantığımızın bizi engellemeye çalışan sesini çok yüksek tonda duymuş olabiliriz. Özellikle de konu duygusal ilişkiler olunca birçok zaman duygularımızla mantığımız arasında bir savaş yaşayabiliriz. Kalbimizin ne dediğini tüm benliğimizle hisseder, sonrasında da beynimizin devreye girmesiyle bu sesi susturmamız gerektiğini düşünebiliriz. Sanki mantıklı davranmak bizi hayatta yüceltecek gibi düşünürüz. Mesela bazı kişiler çok mantıklı olmakla övünür. Hiçbir zaman duygularına “yenilmediklerini” söylerler.. Bu kişiler için duygular büyük bir tehdittir. Sanki bastırılması ve yok edilmesi gereken bir düşman gibi …
Gerçekten de çoğu zaman duygular bizi korkutur. Duygularımızı dinlersek yara alabileceğimizden , canımızın yanmasından korkarız ve duygularımızdan kaçarız. Ya da duyguları dinlemeyi “güçsüzlük” olarak düşünür bu yüzden duyguları yok saymaya çalışırız.. Belki de duygulara izin verirsek tamamen kontrolü kaybedebileceğimizi ve oradan oraya savrulabileceğimizi düşünürüz. Bunlar gibi birçok sebep yüzünden duygularımızı bir tehdit olarak algılamaya başlayabilir ve onları bastırmamız gerektiğini düşünebiliriz.Oysa duygularımız kaçmamız gereken bir düşman değil bizim içimizdeki benliğin bir parçasıdır. Hayat duygular üzerine yaşanır.Önemli olan duygunu dengede tutabilmek ,kontrol edebilmektir.Diyelim ki korkularınız gerçek oldu ,duygularınız yüzünden yara aldınız. Bu kötü bir şey değil ki yara ala ala ,üzüle üzüle olgunlaşıp hayatı tecrübe ederiz.Her duygu, bizi insan hayatında tekrarlanan güçlüklerle baş edebilecek şekilde yönlendirir.
Peki Sorumuzun Doğru Cevabı Ne ?
Her insanın hayata bakış açısı ,tecrübeleri,düşünceleri farklıdır.Bu yüzden duygu mu mantık mı sorusuna herkes farklı cevap vermiştir. Beynimiz bile ikiye ayrılmış durumda; sağ lobumuz duygusal, sol lobumuz mantıkla ilgili işlere bakıyor. Bana sorarsanız ikisinden birini seçmek demek benliğinizin yarısını çöpe atmak gibidir.Benliğiniz olmadan nasıl yaşarsınız, nasıl mutlu olursunuz. En iyisi kalp ve beynin el ele vermesi.İkisini dengede tutup objektif şekilde olaylara yaklaşabilirsek hayat çok daha yaşanabilir olur. Kalple beyni birbirleriyle savaşan düşmanlar olarak görmemeliyiz. Hayat bir döngüden ibarettir. Sonu belli olan bu döngüden mutlu ayrılmanın tek yolu, hem mantığımızı hem de duygularımızı ihmal etmemektir.